29 Ekim 2016 Cumartesi

Ben Kimim - Güncellenmiş Versiyon :)


 Selamlar, 

   Blogtaki ilk yazımdan bugüne yaklaşık 1,5 yıl geçmiş. O yüzden kendimi tanıttığım o yazımın güncellenmiş halini yazıp bırakıyorum buraya, merak eden olursa okur diye :) 

  Ben Tuba ya da instagram adımla bildiğiniz üzere tubiiik :) Dün itibariyle offically 28 yaş oldum. Evet yaşlanıyorum farkındayım ama hala kendimi genç hissettiğim daha doğrusu hissetmeye zorladığım doğrudur :) Evliyim,1 yaşında bir oğlum var ve İstanbul'da yaşıyoruz. 

  2011 senesinde Süleyman Demirel Üniversitesi Ebelik bölümünden mezun oldum. Yaklaşık 2 yıl kadar Tokat'ta bir aile sağlığı merkezinde ebelik yaptım. Ama kamu dışı aile sağlığı elemanıydım. Yani bir nevi devlette taşeron işçi gibiydim. Daha sonra oradan ayrılıp Antalya'ya ailemin yanına döndüm ve 1 yıl içerisinde evlendim. Oğlum doğup 4 aylık olasıya kadar çalışmadım. Ama atanmaya çalışıyordum işte. Benim aklımdaki Kpss puanımla ebe olarak atanmaktı. Ama oğlumun da nasibiyle 2016 Şubat ayında Ömer Halisdemir Üniversitesi Zübeyde Hanım SYO Ebelik bölümüne araştırma görevlisi olarak atandım. 6 ay Akdeniz Üniversitesi'nde dil eğitimi aldıktan sonra YDS sınavına girdim ve bizim için gerekli olan 65 puan barajını geçtim, çok şükür :) 

   Yüksek lisans için İstanbul Üniversitesi'ne yerleştirildim ancak daha başlamadım çalışmaya. Çünkü oğlum daha küçük olduğu için ücretsiz doğum iznine ayrıldım. 2017 Şubat ayında görevime başlayacağım inşaAllah :) 

   Evet güncellenmiş Tuba hakkında son bilgileri almış bulunmaktasınız efendim. Yazıyı buraya kadar okuduğunuz için teşekkür eder, saygılar sunarım :) 

Tuba 

İnstagram hesabım ; 
https://www.instagram.com/tubiiik/





27 Ekim 2016 Perşembe

Anne Saati - İnferno (Cehennem) Filmi


Selamlar, 
Adını 'Anne Saati' koydum bu yazının. Çünkü annelerin de kendilerine ayırmaları gereken saatleri olduğunu düşünüyorum. Çalışsın ya da çalışmasın farketmez. Birazcık olsun yalnız kalmaya ya da arkadaşlarıyla birlikte sevdiği şeyleri yapmaya hakları var. İnanın bana bu çocukları ve ailesi için de faydalı olacaktır. Şahsen denediğim için tecrübeyle sabit, garanti verebilirim yani. 

Velhasılı benim gibi bebeği olan karşı komşum Mervecimle beraber böyle düşündük. Dedikki biz bu çocukları babalarına bırakalım 3-4 saatliğine ve en yakın sinemaya gidelim. İkimizde doğumdan sonra ilk defa sinemaya gidecektik. Acayip heyecanlıydı :D Ve sinemadan sonra bunu her hafta yapmaya karar verdik. Çok iyi gelmişti bize. İşte bende bu 'Anne Saati' başlıklı yazılarımda izlediğimiz filimlerden bahsetmek istiyorum.  








Bu haftanın filmi Inferno(Cehennem)' ydu. Tek kelimeyle müthişti. Zaten öyle olmasını da bekliyorduk, bizi yanıltmadı. Dan Brown'un aynı isimli kitabından uyarlama. Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar'dan sonra 3. eser. 
Kitabını okumadim malesef ama pişman  oldum. Çünkü her zaman kitabı okuyup sonra filmini izlemeyi tercih etmişimdir. Ayrı zevkli oluyor. Neyse bu seferlik böyle oldu artık... 
Film su gibi akıp gidiyor, sürükleyicinin de ötesinde. Konusu kısaca şöyle; ünlü simge bilimci Profesör Langdon (Tom Hanks) 'nın yine çözmesi gereken önemli bir görev var. Bu sefer ona Dr. Sienna eşlik ediyor. Eğer bu görevi halledemezlerse insanoğlunu yok edebilecek güçteki bir virüs dünyayı saracak. 

Olay döngüsü çok heyecanlı ancak bu olayların dışında film Floransa,Venedik ve sonrasında İstanbul'da geçiyor. Tabir-i caizse tarihi ve turistik bir gezi yapıyorsunuz filmde :) 

Gel gelelim İstanbul sahnelerine. Filme gitmeden önce birkaç yorum okumuştum. İstanbul'u Arap ülkesi gibi yansıttıklarını söyleyenler olmuş. Ancak ben izledikten sonra onların tamamıyla filmi eleştirecek bir yer bulmaya çalıştıklarını düşündüm. Gerçekten şu zamana kadar izlediğim filmler arasında düzgün bir şekilde İstanbul'u yansıtan bir filmdi. Onun için de ayrı bir sevdim zaten filmi. Ben filme 10/10 veririm yani :)

Bu güzel saatleri haftayada tekrarlarız insaAllah ve siz annelere de öneririz :) 
Haftaya görüşmek dileğiyle,
Tuba 


Not: Dikkat burası aşırı spoil içerir okumadan sizi uyarayım ❕:) Etkilendiğim bir sahneden bahsetmek istiyorum. 

Filmin sonunda Sienna'nın asıl yüzü açığa çıkıyor ve virüsü yaymak için canlı bomba misali kendini patlatıyor. Patlama başarısızlıkla sonuçlanıp herkes derin bir nefes aldıktan sonra Profesör Langdon'la FBI ajanı arasında geçen konuşma çok hoşuma gitmişti. Canlı bombalara gönderme yapıyorlar. Doğru olduğunu zannettikleri şeyler uğruna kendilerinin canlarını hiçe sayabilecek kadar gözlerinin karardığından bahsediyorlar... Öyle malesef.. Keşke olmasa... Keşke böyle saf insanların beyinlerini yıkamasalar... Keşke.... 

12 Ekim 2016 Çarşamba

Hoşgeldin 1. Yaş... Yusuf Hamza Büyüyor...


Bugün onun günü... Bugün oğlumun yaş günü. 365 gün önce bu saatte dünyaya gözlerini açmıştı. O ana şahit olamadım maalesef, bir annenin en çok hayalini kurduğu anı yaşayamadım. Çok dirensem de tamamıyla uyutulmam gerektiğine karar verilmişti. Nasip değilmiş dedik, 1 saat kadar sonra buluşmaya karar vermiştik oğlumla. 

O an...  İşte o an... oğlumla ilk karşılaştığımız an... Anlatamam ki yaşamak lazım... İlk tepkimi hatırlıyorum ama,anestezinin etkisine inat hatırlıyorum işte... "Çok yumuşak" demiştim kucağıma verdiklerinde,ona ilk kez dokunduğumda... 

Çok şükür bugünleri de gördük ve inşallah daha nicelerini de görürüz oğlum, hep beraber... Rabbim sana hayırlı,sağlıklı,uzun ömür versin. Hayırlı evlat eylesin seni bizlere. Vatanına da hayırlı eylesin inşallah. Hep böyle tatlı tatlı gül emi... Bir anne başka ne ister ki... Çok şükür... İyi ki...