8 Temmuz 2017 Cumartesi

Uzatmalı Bayram Tatili - Sıcak Memleket Antalya


Selamlar,

Malumunuz geçen hafta bayram tatiliydi ve biz de haftanın kalan 3 gününe yıllık izin kullanarak tatili birazcık uzatmış olduk. Bayram arefesi gittiğimiz Antalya'da bilimum sıla-ı rahim ziyaretlerini tamamladık önce. Köylerimize gittik, dağlara taşlara çıktık. Yusuf Hamza kedi köpek dışındaki büyükbaş-küçükbaş hayvanların varlığını da böylelikle keşfetmiş oldu ilk defa :) Bu kadar keşif sonrasında biraz gezelim dedik ki zaten 3 günümüz kalmıştı.








1. gün Antalya sınırları içinde takıldık. Hava o kadar sıcaktı ki ancak 4'den sonra dışarı çıkabildik. İnstagram hesabımda (/https://www.instagram.com/tubiiik/) da paylaştığım gibi Park Orman'a gittik. Büyük küçük herkesin gidebileceği bir eğlence parkı olmuş. Özellikle dağ kızağı benim favorim oldu. İki kişilik olan kızaklara çocuğunuzla birlikte binebiliyorsunuz. Önce yavaş yavaş ilerliyor sonra tepeye ulaştığında hızlanıyor. İşte en güzel kısmı da orası zaten, bağıra bağıra aşağı iniyorsunuz :) Tıpkı bizim gibi Yusuf Hamza da çok eğlendi. Fiyatına gelince; uygundu. 10 TL bir kızak biniş ücreti. Tabi siz kızakla ilerlerken rayların kenarında sizi bekleyen fotoğrafçı var ve sizin resminizi çekiyor. İndikten sonra resimlerinize bakıyorsunuz ve arzu ederseniz alıyorsunuz. Bir resim 10 TL ve güzel bir hatıra olduğu için almak istiyorsunuz. Ee ticaret işte, onlar da kazanacak :) Bizim resimlerimizi koyarım yazının altına, fikir olur. İşletme sahibiyle konuştuğumuzda İstanbul'da Nevzat Demir Tesisleri'nin o tarafta parkur inşaatı olduğunu söylediler, hem  de buradan daha büyüğünün. İlgilenenlere duyurulur :) Bu arada eğlenebileceğiniz daha birçok aktivite var. Uzun uzun anlatamayacağım yazı baya uzayacak çünkü. Onlar için de Park Orman'ın internet sitesinin linkini koyuyorum, tıklayarak inceleyebilirsiniz.- http://www.parkorman.com.tr/ - Biz bir dahaki gelişimizde ipli macera parkurunu denemek istiyoruz. O daha eğlenceli,zorlu ve uzun sürüyormuş öyle dediler, hadi bakalım :)








2. gün artık Antalya merkez yerine ilçelerinin turistik nimetlerinden yararlanalım dedik ve sabah erkenden düştük yollara. Rotamızı Olimpos'a çevirdik, hedefimizde öğlen sıcakları basmadan denize girebilmek vardı. Antalya merkezden Olimpos arası yaklaşık 75 km ve sabah erken saatlerinde trafik olmadığından 1 saatte varabildik. Acayip bir sıcak vardı ama deniz kenarına gelince biraz olsun rahatlıyor insan. Serin sulara girince zaten eser kalmıyor sıcaktan. Antalya merkezde neredeyse bütün plajlarda denize girmiş biri olarak diyebilirim ki; Olimpos plajı bir başka güzel. Taşları insanı rahatsız etmiyor ve deniz bir anda derinleşmiyor. Hafta içi ve sabah saatleri olduğu için de sakindi. Öğlene doğru çıktık. Olimpos yolu üzerinde çok fazla restaurant var. Ulupınar çayının üzerine kurulmuş çardakları olan işletmeler. Manzara ve ortam takdir edersiniz ki büyüleyici olabiliyor ancak çok fazla turistik yerler olduğu için fiyatlar uçuyor. Bize getirdikleri menünün ilk sayfasını açtığımda 120 TL' yi görünce hafiften bir tırstım tabi. Neyse bir şekilde kendimize yiyecek birşeyler bulduk ve sonra ortamdan hızlıca uzaklaştık 😅 Yani gidecek olursanız aklınızda olsun fiyatlar fena ve yedikleriniz fiyatları haketmiyor... Velhasılı 2. günümüzü de böylelikle bitirmiş olduk.





3. gün hava artık dayanılacak gibi değildi ve kendimizi Antalya dışında serin bir yerlere atmak istedik. Yaylaya çıkalım dediler çıktık ama nasıl çıkma. Bizim arabanın yarı yolda kliması bozuldu ve harareti yükselmeye başladı. Bıraktık onu bir kenara, kararlıyız çünkü o yaylaya çıkılacak 😉 Başardık ama ve resmen -18 'C kazancımız vardı. 32 'C de mis gibi oturduk yaylada. Bu arada unuttum yazmayı ; Feslikan Yaylası'na çıktık. Antalya'dan yaklaşık 44 km uzaklıkta. Yağlı güreşleri ve muhteşem yayla havasıyla ünlüdür. Gezinizde bu tarz farklı yerleri gezmeyi seviyorsanız tavsiye ederim. Zirveye ulaşırken yol üstünde aile bahçesi,gözlemeciler ve meyve sebze satılan tezgahlar var. Onlara da mutlaka bir göz atın 😉 Gezinin sonunda tekrardan Antalya'nın yapış yapış havasına dönmek zorunuza gidecek olsa da güzel bir deneyim oluyor :)








Bu arada en çok çocukla zor olup olmadığı soruluyor. Evet tek başınıza gezdiğiniz gibi rahat olmuyor ama alışıyorsunuz. Ve çocuğunuz da alışıyor. Bizimkisi mesela alıştı yavrum, bizden daha çok seviyor gezmeyi. Ne yapsın anası babası gezenti o da ayak uyduruyor 😃

Bizim mini gezimiz böyleydi işte. Yıllık iznimi temmuz sonunda kullanacağım asıl. O zaman tekrardan böyle bir yazı yazmayı planlıyorum :) Şimdilik kendinize iyi bakın.

Selametle,
Tuba
                                                                                                                                                                                                                                                                                             


4 Mayıs 2017 Perşembe

Gün Bizim Günümüz - Ne Duruyorsun, Kutlasana !!!



Selamlar,

Uzun bir aradan sonra buraya bir şeyler karalayınca özlediğimi fark ettim. İş güç, çoluk çocuk derken vakit bulamıyor insan. Ne yazmaya ne okumaya. Aslında bu aralar çok  okuyorum ama okuduklarım hep bir bilimsel hep bir deneysel. İnanın elime çayımı alıp (ya da sağlıksız içeceklerimi) saatlerce romanların içine hapsolmak istiyorum. Ya da daha gerçekçisi saatlerce uyumak... Neyse çok uzattım aslında bugünkü yazma sebebim bu değildi, hemen konuya giriş yapıyorum.

Bildiğiniz üzere -bilmeyenler için de yeni bir bilgi olsun- ebelik bölümünde akademisyenim. Ve biz ebeler için bugün çok anlamlı bir gün; 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü 💛 Eminim ki çoğunuz daha önce duymadınız. Ebelerin de mi günü varmış diyorsunuz. Ama demeyin öyle, tabi ki var. Biz de bir meslek grubuyuz. Hatta belki de hayatınızın en önemli noktasına tanıklık edip size yardımcı olacak meslek profesyonelleriyiz. Dolayısıyla biz de 365 günden bir günü ödünç alıp kendimizi şımartıyoruz işte, çok görmeyin bize. Varsa çevrenizde bu anlamlı mesleği icra eden arkadaşlarınız, yakınlarınız kutlayın günlerini, mutlu edin onları 😏

Hazır konu ebelikten açılmışken küçük bir noktaya da değinmek istiyorum. Lütfen herkes kendi mesleğini icra etsin. Bizim alanımızla ilgili meslekler üretip bunun üzerinden kazanç sağlamaya çalışılmasın. Etrafımız yığınla sağlıkçı bile olmayan sağlıkçılık oynayan insanlarla doldu. İnsan hayatı gibi hassas bir konu söz konusuyken insanların bu derece cesaretli olmaları beni şok ediyor. Bir yanda 4 yılda eğitimini tamamlayıp mesleğini icra etmeye çalışanlar diğer yanda sağlık alanından olabildiğince uzak alanlarda lisans eğitimi alıp ya da daha kötüsü lisans eğitimi bile almamış sadece birkaç aylık kurslara gidip aldıkları sertifikalarıyla başkalarının mesleklerini icra etmeye çalışanlar... Aradaki fark bu kadar uçuk iken niye hala giderek çoğalıyor bu ironik durum... Sanırım oturup kendimizi sorgulamamız lazım. Mesleğimize yeterince sahip çıkamıyoruz demekki...

Velhasılı bu kadar sitem dolu bir paragraftan sonra artık kapanışa geçiyorum. Pozitif modumu açıyorum tekrardan 😊 Tüm ebelerin gününü şimdiden kutlar, nice nice seneler de sağlıcakla kutlamalarını dilerim. Mesleğimizi hakkıyla icra edebildiğimiz güzel günler görmemiz dileğiyle,

Sevgiler,
Tuba



       
Photo 4.05.2017 18 01 57.jpg

9 Aralık 2016 Cuma

İnan Kendine - O Kilolar Verilecek !!!


  Ah biz anneler... Doğumdan sonra bebekle ilgilenmekten hayatını, etrafını ve bilhassa kendini göremeyen anneler... Hamilelikte iki canlısın dediler yedik, lohusayken sütün olmaz diye korkuttular daha da yedik, daha sonra da amaaaan napıyım sütüm çekiyor diye kendimizi inandırdık ve yine yedik.... Ama 6 ay sonra dank etti değil  mi... O yediklerin seninle bir bütün olup vücudunda karın,basen,kol-bacak olarak yerini sağlamlaştırdı ve sen aynalara küstün, gardrop yenilemeye başladın değil mi??? Aynen bana da öyle oldu işte. Ama dur yenileme gardrobunu, az beni dinle, yazdıklarımı oku önce. 

  55 kiloyla başladığım hamilelik serüvenimi 70 kg ile tamamlamıştım. Toplamda 15 kg ile aslında gayet iyi bir hamilelik geçirmiştim. Ne vardı ki onları geri vermeye. Doğumda 10 kilosunu bebekti, suyuydu ,eşiydi, ödemiydi versem kalırdı geriye 5 kg oh miss. Rahat rahat 6 ayda verirdim... Veremedim işte olmadı kader ortağım :( Doğumdan çıkıp eve geldiğimde ilk işim tartıya çıkmak oldu ve gördüğüm rakam beni dehşete düşürdü ; 67 kg !!! Sadece 3 kg vermiştim ve 3,400 bebeğim vardı. Matematiğe aykırı vücudumla baktım aynaya ama inan çok kısa sürdü, bakamadım kendime. Neyse dedim ödemdir,emzirdikçe veririm. Böyle 6 ay avuttum kendimi. Ve malesef 6. ayın sonunda sadece 4 kilo verebilmiştim. Yeni kıyafetler almaya başladım 2 beden büyüğünden. Ama sonra bir aydınlanma geldi. Bu ben değildim. Ve işte boğazına sahip olma serüvenim de başlamış oldu. 

  Takdir edersiniz ki kilo vermek isteyen her normal insan gibi diyetisyene gitmeye ve aynı zamanda spor yapmaya karar verdim. Bu arada oğlum 9 aylıktı ve emziriyordum. Sevgili diyetisyenim tabiki bunu göz önüne alarak diyetimi düzenledi. Eş zamanlı olarak bayanlara özel bir spor salonunda haftada 3 gün zumba-aerobik-pilates kuruna katıldım. Hoca eşliğinde 1 saat süren bu kur inanın canımı çıkarıyordu. O kadar hantallaşmışım ki ilk gün evın merdivenlerini çıkamamıştım. Ama 1 hafta içerisinde adapte oldu vücudum. Spora malesef 1 ay gidebildim ama diyetime devam ettim. Ve 1 ay içerisinde 57 kiloya düşerek ideal kiloma ulaştım :)

  Şu an diyet yapmıyorum çünkü oğlanın peşinde koşturmaktan ona fırsatım olmuyor aksine öğünlerimi geçiştiriyorum bile. Biliyorum evet yaptığım yanlış ama şimdilik durumlar bende böyle. Keşke diyete ve spora düzenli devam edebilseydim. İnanın ikisininde yaşam kalitenizi artıracağına eminim. Yani size demem o ki ; çocuk doğurduk diye bırakmayalım kendimizi. Emziren anne diyet yapamaz diye bir kural da yok. Diyetisyen size ona göre bir liste hazırlıyor zaten. 

   Bu yazıyı yazdım çünkü doğum kiloları verilebiliyor. Her doğumda kalır 2-3 kilo diye bir şey yok. Hurafe onların hepsi, inanmayın. Siz kendinize inandıktan sonra başarmak için pek bir engeliniz kalmıyor zaten. 

 Ben inanıyorum sana kader ortağım, sen de hadi inan artık kendine :) 
Selametle,
Tuba 


Not: Fikir olsun diye yazının sonuna kendi diyet listemi koyuyorum. Ama tabiki bu bana göre düzenlenmiş bir liste. Uygulamanız pek uygun olmayabilir. Zaten kontrole gittikçe listede değişiklikler yapıldı. 




5 Kasım 2016 Cumartesi

Annelere Sesleniş - Uyku Eğitimi de Neymiş !!!


Annelerin doğum sonrasında en muzdarip olduğu ve adeta ömür billah bu problemle savaşacaklarını düşünüp karalar bağladığı, bu sebepten ötürü de zombi misali dolaşmalarına neden olan sıkıntıdır kendileri. Tabi eğer kontrol altına alınmazsa. 

Bildiğiniz üzere birkaç uyku yöntemi var bu problemi düzeltmek adına oluşturulan. Bu yazımda yöntemlerden bahsetmeyeceğim. Eminim ki siz zaten otuz altı bin beş yüz defa farklı kaynaklardan ya da bloglardan okumuşsunuzdur. Benim burada bahsetmek istediğim ise uyku eğitimi sırasında -tecrübe edip başarıya ulaşan bir anne olarak- neler yaptığım. 

Yusuf Hamza neredeyse 7.ayına kadar biraz sıkıntılı bir bebeklik geçirdi. Yani kastetmek istediğim gaz ve yer değişikliği, onun haricinde bir şeyimiz yoktu çok şükür. Velhasılı bu sebeplerden ötürü uyku eğitimi veremedim. Çünkü bu tarz eğitimleri verirken uygun ortamı ve zamanı ayarlamalısınız. Uygun bir ortamım olmadığı için 11.ayına kadar beklemek zorunda kaldım. Siz siz olun benim kadar geçe bırakmayın, verebildiğiniz en erken zamanda verin (uzmanlar 4.aydan sonra verilebileceğini söylüyorlar)... 

11.aylık olduğunda baktım uygun ortam oluştu, dedim Tuba şimdi verdin verdin yoksa çok zorlaşacak. Ve böylece serüvenimiz başlamış oldu...

İlk önce yönteme karar vermem lazımdı. Ağlatma yöntemini deneyeyim dedim hatta dener gibi yaptım, yok asla vicdanım el vermedi, dayanamadım bıraktım. Sonra kontrollü ağlatayım dedim. Onu da birinci denemede eledim gitti. Çünkü çocuğum orada öyle ağlarken ben hiçbir şey yapmadan bekleyemedim. İşte klasik Türk annesi diyorsunuz, biliyorum. Öyle evet inkar edemem aksine böyle iyiyim ben :)

Baştan 2 yöntemi elemiştim bile. Ne kalmıştı ki geriye ; yatır kaldır ve uyutmadan uyandır. İkisi de aklıma yatmıştı ama nedense eksik bir şey vardı tek başlarına uygulandıklarında. Sevdiğim ve bilgisine güvendiğim bir ablam bana bu konuyla ilgili "oku araştır ama iç güdülerine ve bebeğine güven" demişti. Ben de öyle yaptım işte... Çocuğumu tanıyorum, ona ve bize hangisi daha uygun biliyorum. Sonuçta uzman kişiler araştırmalarını yapmış halka sunmuş dimi. Bize de kendimize göre ayarlayıp uygulamak düşüyor. 

İşte bu aydınlanmadan sonra uyutmadan uyandır metoduyla yatır-kaldırı birleştirip ( kendime ve oğluma uygun olduğunu düşündüğüm için ) o uyuyasıya kadar da odasından ayrılmamaya karar verdim. İlk başlarda zorladı tabi. Yusuf Hamza emerek uyumaya alışıktı. O yüzden akşam rutininden sonra ( duş, pijama... ) emziriyordum ama asla uykuya dalmasına izin vermiyordum. İyice mayışınca yatağına yatırıyordum. Bu seferde devreye yatır-kaldır giriyordu. O kısmı biraz zahmetliydi işte. Belki 100 defa yatırıp kaldırmışızdır. Bir süre sonra yorgunluktan pes ediyor ve uyuyordu. Bir iki hafta böyle sürdü. Daha sonrasında alışmaya başladı bu rutine. Kademeli olarak yatır-kaldır metodunu bırakmaya başladık ve yaklaşık 3 haftada kendi kendine uyumaya alıştı, çok şükür. 

Şu an uyku vakti geldiğinde akşam rutinini tamamlayıp odasına gidiyoruz beraber. Karyolasının karşısında bir berjer var, bizi rahatlıkla görebiliyor. Dalana kadar odasından çıkmadan eşim ya da ben oturuyoruz orada. Ama konuşmuyoruz sadece yatakta ayağa kalkmaya başlarsa 'hadi yat oğlum' diye uyarıyoruz. Yaklaşık 20 dakika içerisinde de uykuya dalıyor. Hatta kendi kendine uyuduğu için derin bir uykuya dalıyor, sesten ya da onun yattığı pozisyonu değiştirip üstünü örtmemden falan uyanmıyor :) Gece uyanmıyor, bazen sabaha doğru 5gibi uyanıyor. Yanıma alıp emziriyorum öylece beraber 7-8'e kadar bir tur daha uyuyoruz ve sonra gün bize başlıyor :) 

Bu arada şunu da belirtmeden edemeyeceğim; eşim olmazsaydı bu kadar direnemez pes ederdim. Allah razı olsun ondan her konuda olduğu gibi bu konuda da çok yardımcı oldu. Gerçekten bu yola girdiğinizde eşinizin yanınızda olması çok önemliymiş bir kez daha böylece anladım... 

Bundan sonraki hedefimiz yatağına yatırıp masal okuyarak uyumasını sağlamak. En son aşama ise odasında biz olmadan uyuması. Ama onun için biraz daha büyümesi lazım :) Şimdilik uyurken odada bizim varlığımızı hissetmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum, daha çok küçük çünkü. 

Ben oğluma güvendim ve iç güdülerimi dinledim. Şu yöntem mi bu yöntem mi, aman dediklerine harfiyen yapayım, saati saatine uysun falan diye diretmedim açıkçası. Böylece hem benim istediğim oldu hem de oğluma cuk diye uydu bu şekil :) Ne diyelim darısı sizin başınıza. 

Selametle, 
Tuba 

İnstagram hesabım
https://www.instagram.com/tubiiik/

29 Ekim 2016 Cumartesi

Ben Kimim - Güncellenmiş Versiyon :)


 Selamlar, 

   Blogtaki ilk yazımdan bugüne yaklaşık 1,5 yıl geçmiş. O yüzden kendimi tanıttığım o yazımın güncellenmiş halini yazıp bırakıyorum buraya, merak eden olursa okur diye :) 

  Ben Tuba ya da instagram adımla bildiğiniz üzere tubiiik :) Dün itibariyle offically 28 yaş oldum. Evet yaşlanıyorum farkındayım ama hala kendimi genç hissettiğim daha doğrusu hissetmeye zorladığım doğrudur :) Evliyim,1 yaşında bir oğlum var ve İstanbul'da yaşıyoruz. 

  2011 senesinde Süleyman Demirel Üniversitesi Ebelik bölümünden mezun oldum. Yaklaşık 2 yıl kadar Tokat'ta bir aile sağlığı merkezinde ebelik yaptım. Ama kamu dışı aile sağlığı elemanıydım. Yani bir nevi devlette taşeron işçi gibiydim. Daha sonra oradan ayrılıp Antalya'ya ailemin yanına döndüm ve 1 yıl içerisinde evlendim. Oğlum doğup 4 aylık olasıya kadar çalışmadım. Ama atanmaya çalışıyordum işte. Benim aklımdaki Kpss puanımla ebe olarak atanmaktı. Ama oğlumun da nasibiyle 2016 Şubat ayında Ömer Halisdemir Üniversitesi Zübeyde Hanım SYO Ebelik bölümüne araştırma görevlisi olarak atandım. 6 ay Akdeniz Üniversitesi'nde dil eğitimi aldıktan sonra YDS sınavına girdim ve bizim için gerekli olan 65 puan barajını geçtim, çok şükür :) 

   Yüksek lisans için İstanbul Üniversitesi'ne yerleştirildim ancak daha başlamadım çalışmaya. Çünkü oğlum daha küçük olduğu için ücretsiz doğum iznine ayrıldım. 2017 Şubat ayında görevime başlayacağım inşaAllah :) 

   Evet güncellenmiş Tuba hakkında son bilgileri almış bulunmaktasınız efendim. Yazıyı buraya kadar okuduğunuz için teşekkür eder, saygılar sunarım :) 

Tuba 

İnstagram hesabım ; 
https://www.instagram.com/tubiiik/